Dikişe dikmeye ilk başladığım zamanlardı.Ve ilk aldığım Burda dergisinde aralık 2010 da beğendiğim bir modeldi bu. Tabi o zamanlar büyük beden nasıl küçüğe çeviriliri bırak dikiş payı ne demek , bu insanlar kumaş çeşitlerini niye yazıyorları bile anlamıyordum :)) Ama kafaya koydum ya ben bu elbiseyi dikeceğim. O zamanlarda saç rengim kahve bakır ve evde kiremit rengi bir kumaşım var.Saçımla çok uyumlu olacağını düşünüyorum ve kıyamıyorum birşey yapmaya , heba edeceğim korkusuyla :)
Ben bir cesaretle kalıbı çıkardım ve kafama göre büyük beden kalıbını 36 bedene indirdim.Tabiki ben öyle olduğunu düşünüyordum :))) Birde boyuma posuma bakmadan modelde kol değişikliği yapmaya kalktım kolları puf puf olsun istiyorum :) Sen kimsin ki kol kalıbını değiştiriyorsun daha makası tutmayı yeni öğrendin :))) Arkasınada biritli düğme yapmayı planladım ki biritin anlamını yeni öğrenmişim nasıl yapacaksam:) Plan aşamasında herşey güzel :))
Dikişte ise yaşanan binbir türlü zorluklarla elbiseyi 2 günde bitiriyorum. Birde benim şöyle bir şaşkınlığım var ; mankenim yok ve keserken dikerken hiçbir şekilde kumaşı , kalıbı ölçmüyorum ,diktiğimi denemiyorum. Taaaki kıyafeti bitirene kadar sonrası hüsran tabi.Ya bol olur ya dar olur otur ağla yani :))
Diktiğim elbise o kadar bol oldu, üstümde bir eğreti durdu ki sormayın. Eşim işten gelipte elbiseyi görünce '' oooo işi ilerletmişsin bakıyorum artık iş yerindeki hademelerin önlüklerini sen mi dikeceksin '' dedi .Aslında tamda aklımdan geçenleri söyledi :))) Bende topladım bir kenara attım .
Bir kaç ay sonra sürünen elbiseyi daraltmaya karar verdim ve resmen yeniden diktim. Yanlız bir ayrıntıyı unutmuşum. Kumaşım esnemeyen krepti ve ben o kadar daraltmışım ki zor giyip çıkarıyorum :)) Vur deyince öldürmüşüm :))
Artık severek giyiyorum herşeye rağmen .İşte bu bir geri dönüşüm hikayesidir. Gökten 3 elma düşmüş. Biri Newtonun kafasına , biri benim kafama ki yapmama gereken işleri hatırladım , biride ayyyy ben bu yazıyı niye okuyorum ki şimdi diyen senin kafana :)))